Our article titled “Shattered Grounds, Unbroken Place Identity: The Emotional Geography of Hatay Post-Earthquake”has been published in the 56th issue (August 2025) of Emotion, Space and Society.
A person builds a place not merely as a geography they inhabit, but as a whole of meanings in which they weave their memory, identity, and emotions. A person remembers with place, grieves with place, and rebuilds themselves with place. Until now, I have conducted many studies on various theories of place. This time, however, together with my doctoral student Özge Selen Koç, we explored in Hatay—a geography where it was not people who abandoned the place, but the place that abandoned its people—the profound connections between senses, memory, and identity.
Following the earthquakes of 6 February 2023, and through an original theoretical framework we developed for measuring place identity, this research—based on interviews with 57 participants—sought to understand how narratives interwoven with solastalgia, grief, belonging, and memory shed light on the fragile yet resilient nature of place.
Buildings that collapse can be rebuilt; yet a place will not feel like home unless its identity is rewoven with the emotions experienced and the meanings remembered there. This study reveals the vital importance of including place identity in reconstruction processes, not only for Hatay but also for all communities around the world that experience environmental disasters.
For those who wish to read please click

“Sarsılan Zeminler, Sarsılmayan Yer Kimliği: Deprem Sonrası Hatay’ın Duygusal Coğrafyası” (Shattered Grounds, Unbroken Place Identity: The Emotional Geography of Hatay Post-Earthquake) başlıklı makalemiz Emotion, Space and Society dergisinini 56. Sayısında (Ağustos 2025) yayımlandı.
İnsan, yeri yalnızca içinde yaşadığı bir coğrafya olarak değil; hafızasını, kimliğini ve duygularını dokuduğu bir anlam bütünü olarak inşa eder. İnsan, yerle birlikte hatırlar, yerle birlikte kaybeder ve yeniden yerle birlikte kurar kendini. Bugüne dek yerin çeşitli kuramları üzerine birçok çalışma gerçekleştirdim. Ancak bu kez, insanların yeri değil, yerin insanları terk ettiği bir coğrafyada—Hatay’da—duyular, hafıza ve kimlik arasında kurulan derin ilişkileri, doktora öğrencim Özge Selen Koç’la birlikte inceledik.
6 Şubat 2023 depremlerinin ardından, yer kimliğinin ölçümlenmesine yönelik geliştirdiğimiz özgün bir kuramsal çerçeve aracılığıyla, 57 katılımcıyla gerçekleştirdiğimiz görüşmelere dayanan bu araştırmada; solastalgia, yas, aidiyet ve hafızayla örülen anlatıların, yerin kırılgan ama dirençli doğasına nasıl ışık tuttuğunu anlamaya çalıştık.
Yıkılan binaların yerine yenileri yapılabilir; ancak bir yerin kimliği, orada yaşanmış duygular ve hatırlanan anlamlarla yeniden örülmedikçe ev gibi hissettirmez. Bu çalışma, sadece Hatay özelinde değil, dünyanın farklı bölgelerinde çevresel felaketler yaşayan tüm toplumlar için, yer kimliğinin yeniden inşa süreçlerine dahil edilmesinin yaşamsal önemini ortaya koymaktadır.
