Kısa Oyku(ler)

IMG_1973

Kum Fırtınası (Sandstorm), Ceren Boğaç

“Gökyüzü nehirlerinin akıntısıyla büyüyen kor gibi, yangına dönüştü Vera’nın sözleri. Çocukluğunun korku coğrafyasına biletini kendi kesmişti. İçi köz, dışı ince buz billûru savaş yıllarının izleri sızladı içinde.”

Cenettin İlk Basamağı Ceren Boğaç

Mimarca Mekan Alatım Metin Yarışması 2020 kitapçığı

Sayfa: 90-95

Derler ki felaket gecesi geldiğinde ve megalitik tapınağın tepesindeki güneş batıp da Mu -bir damlanın kara dönüştüğü zamanda- Poseidon’un krallığına gömüldüğünde, büyük dalgaların farklı kıtalara sürüklediği kavimlerden üç bilge, iki asırlık uykuya dalmış. Bu üç bilge, birbirlerinden fersah fersah uzakta fakat aynı rüyada, tıpkı Michelangelo’nun taşın içindeki heykeli çekip alması gibi, arzın kalbindeki şehri ince kesiklerle ortaya nasıl çıkaracaklarını görmüş. Ve böylece uyandıklarında, ışığın sağ elinin gösterdiği yolu takip ederek, yeryüzünün çekirdeğine üç tünel kazıp dar dehlizler ve dik basamaklardan geçerek, tek parça yuvarlak taşlardan oluşan sürme kapılardan girilen bir şehir kazımış: Agharta. 

Daha fazlası»

Sayıklamalar‘ Ceren Boğaç

Gaile Dergisi, Sayı 393, 13 Kasım 2016

Sayfa: 12-13

Ruhum, korkma; bağ bozulur şarap olur, ben seni eskitmeye bıraktım. Üzerine asılmış öteki yaşamları ayıkladım çekirdeğinden, meşe bir fıçıya kapattım. Bizim davamız ikimizin arasında; sahte derilerin tüm katmanlarını içimizden kazıdım. Canın canı ufalandı, içine döküldü; soyunmuşluğuna sardığın  yalanı, ince bir poyraz nefesinde buluta dağıttım. Tek başınalığın incelikli  nurundan öptüm seni. Yine de bir nefeste bin yaşama üflediklerini geriye alamadım. Affet-

Daha fazlası»

Yedi Asır Ceren Boğaç

Gaile Dergisi Sayı: 141, 11 Aralık 2011 Pazar

Sayfa: 10-11

…Bir kadının içinde hapsolmuş küçük bir kız çocuğu hayaleti gibiydi her şey/her ben. Sert değil, sensiz kışlar acıtıyordu tenimi. Takvimlerden her gün yeni bir yaprağını daha koparıyordum deli ayrılığın. Sensizlik harcı yalnız zamanlar… hep yağmur yağıyordu durmadan. Yağmura dağılıyordu yüzüm; yağmur yüzümde dağılıyordu sonra.Ve sen, içimin bütün savaşlarında yüreğimi rehin alan… 

Daha fazlası»

Bir Aşk: Bin ÖlümCeren Boğaç

Gaile Dergisi Sayı: 139 (ss: 8-9), 20 Kasım 2011 Pazar

…Aşk neredeydi sahi sen ve Onun arasında? Bu yaşam bir düş mü, iyi kurgulanmış bir yalan, ya da her gün intihar? Bu muydu sürekli aranızda tekrarlanan? Acı çeke çeke Ondan gidişine hayran kaldım senin. Acı çeke çeke seni gönderişine aşık oldum Onun. Ve şimdi Onu içimden göndersem, en güzel yanımı kaybedecekmişim gibi… Ve şimdi seni içimden göndersem, en gerçek yanımı unutacakmışım gibi…

Daha fazlası»

Bittiğimiz Yerden Zamanı Getirebilmek İçin Sana’ Ceren Boğaç

Çirkef  Dergisi, Sayı: 7, 2006

Ve bir an geldi, zaman dizginlendi avuçlarımda. Kanım, bedenimde daha yavaş akmaya başladı ve kalbim daha ağır bir ritimle çarpmaya. Bir an geldi, içimin düştüğünü hissettim. Sanırım o andı anladığım; bu hayat tek bir dokunuşu bile kaldıramayacak kadar inceydi.Uzanmadan içine çekebilmek lazımdı. Dokunmadan sevebilmek. O denli ağırdı ki her şey… kaldırmadan yerinden hiç bir şeyi, yaşayabilmek lazımdı. Nefes alıp verişlerim acıya dönüştü o anda. Eğer her soluk alıp verişimde, bedenimden çıkıp giden ruhumsa; senden sonra kimsesiz kalmıştı ruhum işte. Her soluk boşa gidiyordu… Söylediğim hiç bir yalan bu anı kurtarmaya yetmiyordu…

Daha fazlası»

Kan Yaşamdan Öcünü Aldı’ Ceren Boğaç

Uluslararası Türk Dili ve Çeviri Dergisi, TURNALAR, Sayı: 9 (ss.50-52), 2003

– Geldin.

Kapı çaldığı anda, aklımdan tek geçen buydu… Ve ben gülüyordum…-

İnsan bazen kendi anılarıyla baş başa kalıp, tüm o zamanların korkularını ve endişelerini yeniden kucaklamaktan ve en kötüsü de hiç bitmeyecek gibi uzayıp giden bir kabusun, tüm yaşamına işlemiş korkusunu yeniden tatmaktan korkuyor. Yani bir kez daha yaşamaktan.  Oysa ben, bazı akşamlar hala seni düşünüyorum… Seni, dü-şü-nü-yo-rum… Tarifsiz coşkuların, tarifsiz yenilgilerin ve tarifsiz yok oluşların, içime işlemiş küflü kokusu, boğazımı yakıyor. Nefes almakta zorlanıyorum. Ama yine de düşünüyorum seni…

Daha fazlası»

Göç ve Tün (Gidemem)’ Ceren Boğaç

Uluslararası Türk Dili ve Çeviri Dergisi, TURNALAR, Sayı: 4, (ss. 47-48), 2001

Gidemem. Belki bir çoğumuzun hayatını değiştirebilecek çok şey  yapabilirim ; ama gidemem. Sen git. Düşünme. Bir zaman sonra  her  şeyi  ve hatta bir gün kendini unutursun belki de. Öyle bir an gelir ki, öyle çok isteriz ve öyle çok bekleriz  , limandaki tüm gemiler  bizimdir,  gökyüzünü satın almışızdır belki ve gidip gitmemek de elimizdedir;  ama yide de ben gidemem. Sen… Düşünme. Git!

Daha fazlası»

Melekler Mutsuz Mudur?‘ Ceren Boğaç

Uluslararası Türk Dili ve Çeviri Dergisi, TURNALAR, Sayı:1, (ss. 74-75), 1997

Saatlerdir telefonun başında bekliyor kadın. Gözleriyle yalvarıyor sanki. Ben karşı evde oturup onu seyrediyorum. Saat bizim için çok geç değil. Beklediği telefonun geleceğinden ikmiz de eminniz. O telefona ve ben ona bakarken, ikimizin de yüzünde kendinden emin, ukala bir ifade var. Tüm şehir  çoktan uykuya dalmıştır. Ama o ve ben bekliyoruz…

Daha fazlası»

Leave a comment